Wednesday, April 25, 2007

2

Aaaaaaaaaaa! Yeter be gidiyorum ben! Başlarım şehrine de kışına da soğuğuna da, insanlarının da havasının da.. işine de lanet olsun parasına da . 2 bikini 2 şort 3 t-shirt alıp gidiyorum ben. valiz bile taşıyamam. nemlendiricilerim kalsın, parfüm de istemez. kitap bile almıyorum anasını satayım! bu botları da havaalanında çöpe atıcam. hafiflemek istiyorum. üstümdeki kazak bile boğuyor beni.

“aşırı tepki gösteriyorsun, hepimiz arasıra sıkılırız”
“arası sırası yok bu işin ben oldum olası sıkılıyorum”
“n’apacaksın? Rahatlaman için dünyanın parasını mı harcaman gerek ille de?”
“nerden dünyanın parasıymış be, kendi param, benim param”
“saçmalamaya başladın sen”
“saçmalıyorsam kendi saçmamı saçmalıyorum, sana ne?”

Anamdan doğruğumdan beri yorgunum ben yahu. Yeni yeni mi dank ediyor şu kaskafama acaba? Nasıl izin vermişim yıllarca beni dikenli tel gibi böyle sarmalamalarına? Elimi, kolumu hatta gözümü oynatsam canım acıyor. Koydukları noktadan milim kıpırdayamıyorum. Üstelik öylesine inanmışım ki –inandırmışlar- kıpırdamamak gerektiğine. Bari güneş kremini mi alsaydım acaba?
Hadi diyelim reşit yaşına kadar ‘he’ dedin ne derlerse, a be aptal kafam kaçıp kurtulsana baktın ki bunlar seni hapsedecek. Nereye kaçıyorsun be, her yaz avrupalara giderken dikenli tel lafı falan yoktu ortada küçükhanım. Eh tamam işime geldi birçok şey kabul! Ama bedelini fitil fitil burnumdan getirdiler yalan mı? Hem beynimin hem vücudumum özgürlüğüyle ödedim bedelini, çok fazla değil mi? Onların düşünceleriyle onların idealleriyle doldu kafam. Vücudumu da......Hah! Ben baleye gitmek istemedim aslında, basketbol oynamaktı hayalim. Gece dışarı çıkarsam gerekir, lame terlikleri de koyayım.
Okulumu seçemem, mesleğime karar veremem, işimi kendim bulamam, sevgililerimi beğendiremem, ne yapsam yaranamam. Neydi şu gölgesini ekrana yansıtıp çocukları eğlendirdikleri şey.. Hacivat ‘la bilmem ne gibi takmışlar 2 çubuk oynatıp duruyorlar vallahi. İnsanım ayol ben! Hayatımı yaşayamadım şekerim bak şu yaşa kadar. Ay ne iyi oldu burasının vize istemediği, neyse ki aklıma geldi..
İşlerini başlarına çalsınlar sanki ben bayılıyordum. Tehdit’e bak: ‘O kapıdan çıkarsan geri dönemezsin!’ Çok da umrumdaydı... ben size muhtaç değilim SİZ bana muhtaçsınız. Haftasına varmaz anlarsınız değerimi. Yok efendim maaşımı o ödüyormuş da, evimi o almış da, arabamın benzinini bile o dolduruyormuş da.. ben çalışıyorum da kazanıyorum bir kere, sanki sadaka veriyor.Allah kahretsin pasaportum babamın şirketteki kasasında kaldı!! Yatar bu yolculuk işi.

No comments: