Friday, April 24, 2009

sevgili umit market

seni su an anne babamdan daha cok seviyorum. sadece 5 euroya, haftalardir asermis oldugum can erik+surpriz olarak bagdem caglasina kavusturdun beni. dislerim seyreyene kadar tuza banip banip yiyecegim. ne de olsa sensodin dismacunum var!! hassas dislere dost.

ne is olsa yaparim

biriyle tanisinca sorulan 3. sorudur bu : "ne is yapiyorsun?" bana da cok soran olur/oluyor. dürüstce cevap veriyorum: "vallahi ben de bilmiyorum". komik olmak ya da anlatmak istememek gibi bir derdim yok, alenen bilmiyorum ne is yaptigimi. bildigim tek sey, mümkünse birsey yapmak istememem. ama tabi gün icinde kacamadigim, illa ki birsey yapmam gereken isler de olmuyor degil (napalim ekmek parasi). gecen gün düsündüm ve daha tatmin edici bir cevap buldum: "zaman icinde büyüyüp kocaman olan sirketlerin, büyüklükden dolayi kontrolden cikmis islerini kontrol altina almaya calisiyorum". ben ve etrafimdaki bir cok kisinin is tanimlari o kadar sanal ki. aslinda biz olmadan da yürür bu sirket. ama bizim müdür birilerini inandirmis ki biz cok faydaliyiz ve deli gibi isimiz var,daha cok adama ihtiyacimiz var; saolsunlar onlar da beni ise aldilar. yaptigimiz is, günlük operasyonu yapan insanlarin isine burnumuzu sokup onlarin canini sikmak. her zaman kariyer hedefim "ulan bunlarin da bir is yaptigi yok anca konusup duruyorlar" denilen bölümlere gecip "bir is yapmamak"ti. su anda bunu basardigimi anliyorum ve korkunc canim SIKILIyor.
demek ki neymis: her zaman nehrin diger tarafindaki otlar daha yesil, komsunun tavugu daha semirmis, o kot o kizda daha güzel görünüyor ve baskalarinin kariyeri bizimkinden daha imrenilesi.
bu isin sonu yok sayin seyirciler. maas cekimizle mutlu olmaya calisalim lütfen.

benim sinemalarim

pazartesi günü su filmi seyretmeye gittik (sinemadaki tek ingilizce film oydu). 5 kiz yanyana oturmustuk, ikisi film sonunda agladi, benim gözlerim doldu. sonunda herkesin mutlu olmasina uyuz oldum ve yanimdakine söyle dedim:"they are the exceptions, we are the rules!"
eve geldim, dur iki dakika televizyonu acayim dedim ve almanca dublajiyla Karamel'in 2. yarisina denk geldim. tabi ki sonuna kadar izledim, ilk filme dökemedigim yaslarim durmamacasina akti. tante rose amerikali amcayla bulusmak üzere süslenirken, krize giren deli ablasi varken hayatina baska birinin giremeyecegini farkedip aglaya aglaya makyajini silmesi belki 10. kez yüregimi dagladi.
bu iki film üstüste bana iyi gelmedi.

kisir döngü

kilo vereyim diye bütün gün su iciyorum...
su ictikce tuvalete gidiyorum...
tuvalete gittikce ellerimi yikiyorum...
ellerimi yikadikca ellerim kuruyor...
ellerim kurudukca krem sürüyorum...
daha krem etkisini gösteremeden yine tuvalete gidip elimi yikiyorum...
sudan degil ama tuvalete kadar yürüdügüm yoldan kilo veririm gibime geliyor.

Tuesday, April 14, 2009

balkon gel basima kon...

kendisini ciceklendirme calismalarina 100 eurocuk harcamis oldugum balkonumda oturup patates cipsi yiyorum. bu aralar gozumun onunden ve kafamdan gecen tek sey; tanidigim, bir zamanlar hayatimdan gelmis gecmis, etrafimda olup olan herkes ama herkesin bir sekilde hayatinin askini, isini, yerini,yurdunu, duzenini buldugu benimse dimdizlak, balkonda cips yedigim gercegi. herkes ne is yapacagina, nerede yasayacagina, kimle yasayacagina, nasil yasayacagina karar vermis, ya kararini uygulamis ya da uygulamaya calisiyor. ben balkonda cips yiyorum. ha bir de lanet olasi mutfak lavabosunun tikanikligini acmak su aralar tek hedefim. ararsaniz mutfaktayim.

Thursday, April 9, 2009

aptal düsman

mantik seviyeleri benimle ayni olmayan insanlar benimle tartismasin (seviyenin yüksek ya da alcak olmasi farketmez, yeter ki ayni olsun). o tartismadan sonuc cikmiyor. baska dilden k0nusuyormus da anlasamiyormusuz gibi hissediyorum. zaten ben bu insanlarla tartismam, konuyu kapatir, o adami fisler, "ilerde az muhattap olunacaklar listesi"ne eklerim. bir konu tartisilmaya baslandiginda tüm katilimcilarin kafasinda su amac olmali: bu tartismadan bir sonuc cikacak. bu, bana göre herkesin kazandigi durum. ama her katilimci böyle düsünmüyor, "benim su karsimdakini alt etmem lazim" diye niyetleniyorsa o is koc dövüsüne döner benim de orada isim olmaz.
bu taktik, elalemin adamlariyla tutuyor da, evdeki adami ne yapayim? atsam atilmaz satsam satilmaz. sonuca varmayan tartismalar da rüzgar cani gibi aramizda asili kaliyor, en ufak bir rüzgarda basliyor tangirdamaya. ama benim basim agrimaya basladi yavas yavas......